TÜRKİYE EKONOMİ NOTU

TEVFİK FİKRET CENGİZ

Bu yazımızda sizlere, Dünya Bankası Türkiye programında Baş Ekonomist olarak görev yapan Marina Wes ve Ekonomist Cevdet Cağdaş Ünal’ın Türkiye Ekonomi Notu başlıklı raporunu birinci bölümünü sizlere aynen aktaracağım. 

Türkiye ekonomisi 2013  yılında  hız  kazandı, fakat orta     vadeli büyüme görünümünün, potansiyelin altında kalması bekleniyor.

Toparlanan iç talep ile birlikte, enflasyon ve dış dengesizliklere ilişkin endişeler, normalleşmesi beklenen küresel sermaye koşulları altında tekrar beliriyor.

Tekrar potansiyel büyüme trendini yakalamak ve Türkiye’nin avantajlı demografik penceresinden tam anlamıyla    faydalanabilmek    için,    yapısal reformları-ki bunlar iş yapma ortamını daha elverişli hale getirmeyi, eğitimde kalite seviyesini artırmayı ve iş gücü piyasasını daha esnek hale getirecek düzenlemeleri yapmayı içeriyor- gerçekleştirmek büyük önem taşıyor.

2013 yılında ekonomik büyüme, güçlü iç talebin desteğiyle toparlandı. Ekonomi özel tüketimin, kamu yatırımlarının ve stok artışının öncülüğünde ilk üç çeyrekte, geçtiğimiz yıla oranla (g-y-o) yüzde 4.0 genişledi. İç talebin büyümeye toplam katkısı 6.1 yüzde puan (yp) olurken, aynı dönemde net ihracatın negatif katkısı 2.2 yp oldu.Özellikle, özel sektör yatırımları altı çeyrek arka arkaya azaldıktan sonra üçüncü çeyrekte yüzde 5.3 arttı. Neredeyse bütün ekonomik göstergeler büyümedeki bu momentumun dördüncü çeyrekte de devam edeceğini gösteriyor.  Dolayısıyla  GSYH  büyümesinin  2013  yılında  4.3`e ulaşacağını tahmin ediyoruz.

Dış dengesizliklerin tekrar artarken, düşen enerji fiyatları AB’deki ekonomik toparlanma ve yüksek turizm gelirleri cari açıktaki bozulmayı sınırladı. Net altın ticareti hariç, 12-aylık birikimli cari açık çok az değişerek, Aralık 2012’de kaydedilen 54.2 milyar dolardan 51.9 milyar dolara geriledi. Yılın ilk üç çeyreğinde AB’deki toparlanma, altın hariç ihracatın (g-y-o) yüzde 7.0 artmasının arkasındaki temel etmen oldu. Buna ek olarak yıl başından itibaren yüzde 13 artan turizm gelirleri ve görece olarak düşük seyreden enerji fiyatları, altın hariç cari açığa olumlu katkı sağladı. Buna rağmen, 2013 yılında net altın ticaretindeki aşağı yönlü düzeltmenin de etkisiyle, 12-aylık birikimli  cari açık 2012 yılı sonunda ki 48.5 milyar (GSYH’ye oranı yüzde 6.2) dolardan Ekim ayında 60.9 milyar (2013 yılı tahmini GSYH’sine oranı yüzde 7.2) dolara çıktı.

Türkiye’nin önümüzdeki 12 ay için dış finansman ihtiyacı 225 milyar dolar (GSYH’nin yüzde 25’inden fazla)  dolaylarında, seyrediyor.  Cari  açığın  finansmanı  hala  yüksek  oranda  kısa vadeli sermaye akışlarına dayanırken, doğrudan yatırımlar ve diğer uzun vadeli sermaye akışları toplam finansmanın yüzde

50`sini oluşturuyor. Buna rağmen, Fed’in parasal genişlemeyi yavaşlatacağını açıklamasının ardından sermaye çıkışlarının hızlandığı 2013 yazında dahi borç çevirme oranları yüksek seviyelerde kalmayı başardı.

TL’de yaşanan değer kaybı, güçlü iç talep ve gıda fiyatlarındaki artış enflasyonun Merkez Bankası’nın hedefinin üzerine çıkmasına neden oldu. Kasım’da yüzde 7.3’e ulaşan yıllık enflasyon  geçen  sene  sonundaki  yüzde  6.4’ün  ve  Merkez Bankası yıl sonu enflasyon hedefi olan yüzde 3-7 bandının üzerinde yer alıyor. Çekirdek enflasyon (enerji, tütün ve alkol fiyatlarını içermeyen) geçtiğimiz on altı ayın en yüksek ikinci seviyesi olan yüzde 7.2`ye ulaştı. Bu rakam aynı zamanda enflasyonun hedefin üzerine çıkmasının temel sebeplerinin TL’deki  değer  kaybı ve  iç  talepten  kaynaklanan  yukarı yönlü baskı olduğuna işaret ediyor. Son dönemde akar yakıt fiyatlarındaki artışlar göz önünde bulundurulduğunda, enflasyonun Aralık ayında artarak yıl sonunda yüzde 7.5`a ulaşacağını düşünüyoruz. - sürecek -

İletişim:

Marina Wes:
[email protected]

Cevdet Cağdaş Ünal: 
[email protected]