Tarım ürünlerinin işlenmesine yönelik yatırımlara sağlanan hibe ve teşvikler çeşitlendikçe yatırımcılar hangi kaynağı kullanarak yapmak istedikleri yatırımı gerçekleştirmelerinin uygun olacağı konusunda tereddüt etmektedirler. Zaten yatırım yapmak beraberinde birçok zorluğu ve riski getirir.
Teşvikler risklerin azaltılması amacıyla devletin belli sektörlere veya dezavantajlı bölgelere yaptığı mali yardımlardır. Ancak yatırımcı bir yatırım için karşısına çıkan farklı teşvik unsurlarından sadece birini kullanabilir. Tabi öz sermayesi yeterliyse ve ben hiç destek istemiyorum derse tartışmaya gerek yok. Böyle bir durumda yatırım finansal açıdan sermayenin verimliliği açısından tartışılabilir. Yani Ziraat Bankası faizsiz kredisi mi kullanacak, IPARD programından mı faydalanacak, yoksa teşvikli yatırım mı yapacak ve teşvik unsurlarından faydalanıp bunun yanında indirimli yatırım kredisi mi kullanacak. Bu durumda yatırımcı ne yapacak?
Yatırımcıya hangisini istersen oradan faydalan diyemezsiniz. Birinci husus hangi bölgede hangi yatırımın yapılacağı veya daha fazla getirisi olacağı, ikincisi ise kişinin /kurumun finansal durumu ve beklentileri ve nasıl finanse edileceği yatırım kararında temel faktörlerdir. IPARD projelerinde başlangıçta her ilde her tedbir uygulanmıyordu. Bana göre de doğru olan bu yaklaşım eğer bir araştırma sonucu ise sonradan niye kaldırıldı. Madem kaldırıldı her teklif edilen proje için o ilde kapasite fazlası yoktur yazısı istenmesine gerek var mı? Çünkü bu yazıyı alamadığı için yatırım yapamayan bir yatırımcı yok.
Teorik olarak Yatırımcıya yol gösterecek bir kurum yok diyemeyeceğim çünkü “Kalkınma Ajansları” var. Ajansların bölgelerine yönelik çalışmaları var. Yatırım Ortamı Analizi, Bölgesel Rekabet Analizi gibi çalışmalar ve hatta girdi-çıktı (bölgesel veya il bazında) olmalı ki insanlara doğru bilgiler aktarılabilsin. Bütün bu bilgileri özümsemiş bir kurumun yatırımcıların tercihlerinde tavsiye niteliğinde de olsa etkili olmalıdır diye düşünüyorum. Bana göre bu kurum Kalkınma Ajanslarıdır. Danışmanlık yapan özel kurumlar için, çoğunlukla, bu değerlemenin önemi yoktur çünkü onlar proje yazmak konusunda örgütlenmişlerdir.
Görüştüğüm birçok yatırımcı ilk duyduğu destekle yatırım yapmak üzere geliyor. IPARD programını duyan ise hemen yapalım diyor. Biraz konuşunca ilk duyumlarının aksine sıfır sermaye ile olmadığını biraz da zorlanarak anlıyor. Ağrı’da yatırım yapacak bir yatırımcı ile Manisa’da yatırım yapacak bir yatırımcının aynı konuda ve aynı kapasitede yatırım kararı olsa her ikisi de IPARD projesinden faydalanmak istediğini belirttiğinde ne yapılmalı?
a. Hemen yapalım
b. Ağrı’da yeni teşvik yasasına bakalım
c. Faizsiz veya sübvansiyonlu kredi alalım
Burada yatırımcının finansal durumunu analiz etmek gerekir. Teşvik belgesi alıp yatırım yaparsa yatırım maliyeti Doğu illerinde muhtemelen 7-10 yıl arasında neredeyse sıfırlamaktadır. Ancak başlangıç döneminde öz sermaye olmalıdır.
IPARD projesi yapıp uygularsa, teorik olarak hiç öz sermaye yatırmasa %50 kredi alsa bile geri kalan % 50’lik kısma alınacak hibe düşünüldüğünde faiz oranı toplam yatırım için oldukça düşük olacaktır.
Ziraat Bankası kredisi ile yatırım yaparsa belli miktar öz sermaye koymak zorunda kalmakta ancak iki yıla kadar ödemesiz dönem olabilmektedir. Faiz ve toplam vadede sağlanan imkânlar yatırımcı için tercih nedeni olabilir.
Sonuçta yatırımın nasıl finanse edileceği bu alternatifler arasında ve yatırımcının finans durumunun ortak fonksiyonu olacaktır. Doğru karar biraz detay olacak ama NBD ve IRR hesaplaması sonucunda verilmelidir. Daha da ileri gidersek gelecek 10 yılda tarım ürünlerinde ve gıda ürünlerinde fiyatların nasıl bir eğilim izleyeceği konusundaki analizlere göre duyarlık analizi de yapmak gerekir.
Bu yazıdaki teknik değerlendirmeler özellikle küçük çaplı bir yatırım için gereksiz görülebilir. Ancak ülkemizde sermaye birikiminin gelişmiş ülkelere göre daha az olduğu düşünülürse bizim için sermayenin daha verimli kullanılması gerekir ki farkı kapatabilelim.